1. İÇERİK (YAZARIN TANIMI)
Michael Ende
12
Kasım 1929’da Almanya’da dünyaya gelen yazar ailesinin tek çocuğudur. Ailesiyle
birlikte altı yaşındayken Münih’in kuzeyinde sanatçıların yoğun olarak
yaşadığı. Schwabing ilçesine taşınırlar. Edebi ve sanatsal açıdan zengin olan
bu ortam yazarın ilerideki edebi kişiliğini etkilemiştir.
Yazar
hayatına 1920’lerde senaryo yazarak başlayan M. Ende’nin en çok ses getiren
kitabı 1979’da yayımlanan “Bitmeyecek Öykü” adlı romanıdır. “Momo” adlı kitabı
da çok ses getiren eserleri arasındadır.
20.
yüzyılın en popüler Alman yazarlarından biri olan M. Ende, çocuk kitaplarında
büyük oranda başarılıdır. “Hikayelerimi içimdeki çocuk ve hepimiz için
anlatıyorum ve benim kitaplarım 8-80 yaş arasındaki tüm çocuklar içindir.” Demiştir.
3. İÇERİK (ALINTILAR)
Kitap, kimi bölümlerde belli resimlerle
zenginleştirilmiştir. Bu resimler üzerinde özellikle durulan noktaları
içermektedir.
1)
Üç kardeşler, otururlar bir evde
Hiç benzemez birbirine üçü
de.
Sen onları ayırt edeyim
derken,
Dönüşürler çabucak birbirlerine.
Birincisi evde yoktur,
gelecek.
İkincisi çıkmış gitmiş,
dönmeyecek.
Üçünden en küçüğü evdedir.
O olmazsa her ikisi ne
edecek?
Bildiğimiz sadece üçüncüdür.
Çünkü birinci ikinciye
dönüşmüştür.
Sen tam onu görüyorum derken,
Bakarsın ki, kardeşi
görünmüştür.
Söyle şimdi: Üçü tek bir kişi
mi?
Yoksa iki veya hiçbir kişi
mi?
Adlarını bana sayabilirsin.
Üç kudretli hükümdarı
bilirsin,
Bir ülkeye üçü birden
hükmeder.
Ülkeyle bütünleşip bir eder.”
2) “Öyle
mi dersin? Ben onlara bunu dağıttığım her saat başında söylüyorum, ama korkarım
ki onlar işitmek istemiyorlar. İnsanlar kendilerini korkutan şeylere çok daha
çabuk inanıyorlar. Bu da bir bilmece.”
3) “Senin
görüp duyduğun şeyler, insanların zamanı değildi Momo” dedi Hora Usta, “bu
yalnız senin kendi zamanındı. Her insanın içinde senin az önce gördüğün yer
gibi bir yer vardır. Ama oraya yalnızca benim gördüklerim erişebilir. Ve
bildiğimiz gözle orası görülmez.”
4) Demek
Hora Usta sözcüklerin ilk önce içinde doğup olgunlaşması gerekiyor derken, bunu
anlatmak istemişti!
5) Oyunları
onlara bakıcıları öğretiyor ve bu oyunlar hep yararlı bir hizmet şeklinde
oluyordu. Ama bu şeyler olurken de bazı şeyleri unutmaları gerekmişti. Neleri
derseniz; sevinmeyi, hayal kurmayı ve heyecanlanmayı unuttular.
6) Çocukların
yüzleri yavaş yavaş küçük birer zaman tasarrufçusuna benzemeye başladı.
Kendilerinden beklenen şeyleri asık yüzle, can sıkıntısıyla ve düşmanca
tavırlarla yapıyorlardı. Kendi hallerine bırakıldıkları zamansa ne
yapacaklarını bilmiyorlardı. Akıllarına hiçbir şey gelmiyordu.
7) Kassiopeia’nın
sırtında şu sözcük belirdi: “GEÇTİ.” Yaşamında ilk kez olarak Momo bu sözün de
demek olduğunu bütün şiddetiyle anlamıştı. Yüreği sıkıştı.
“Ama” dedi, “ben hâlâ buradayım …”
8) “Görüyorsun
ya” diyerek acı acı güldü Gigi, “bak, ne hala geldim. İstesem bile artık geri
dönemem. Artık geçti. Gigi hep aynı Gigi’dir derdim. Hatırlıyor musun? Ama Gigi
aynı kalamadı. Sana şunu söyleyeyim Momo, hayatta en tehlikeli şey,
gerçekleşmiş hayallerdir. Hele benimki gibi olursa! Artık hayal edecek hiçbir
şeyim kalmadı. Sizlere dönsem bile artık orada hiçbir işe yaramam. Her şeyden
bıktım ben.”
9) “Ama
bir hayal yoksulu olmayı asla istemem. Hayır, Momo – bu cehennemden farksız.
Bunun için olduğum yerde kalmayı yeğliyorum. Bu da bir cehennem gerçi, ama
biraz daha rahat. Sana da neler anlatıyorum. Sen bütün bunları anlayamazsın
daha.”
Momo yalnızca ona bakmakla yetindi. Anladığı
tek şey, Gigi’nin hasta olduğuydu, hem de ağır hastaydı. Bu işte de duman
adamların parmağı olduğunu sezdi. Ama Gigi istemedikçe ona nasıl yardım
edebilirdi ki.
10) “İşte
bu depolarından devamlı yararlanırlar. Çiçeklerin yapraklarını koparır, iyice
kurutur ve gri bir renk alınca da bunları kıvırıp sigaralarını yaparlar. Bu ana
kadar yapraklarında bir damla olsun hâlâ hayat belirtisi vardır. Ama onlar
canlı zamanı sevmedikleri için sigaralarını yakar ve içerler. Zaman yalnızca o
vakit gerçekten ölür. Görüyorsun ya, duman adamlar varlıklarını işte bu
şekilde, insanların ölü zamanlarından yararlanarak sürdürür.”
4. İÇERİK (ÖZGÜNLÜĞÜ)
Başkahramanlarını
Momo, Çöpçü Beppo ve Turist Rehberi Gigi’nin oluşturduğu kitap, çocuk
yurdundan kaçan Momo’nun yoksul mahalledeki eski amfiteatr içine yerleşmesiyle
başlar. Zamanla mahalledeki insanlar Momo’yu çok sever. Onun için kaldığı yeri
düzenlerler. Çok iyi bir dinleyici olan Momo etrafındaki hemen herkesle dost
olmuştur. Öyle ki insanlar arasında “Momo’ya yöro” deyimi oluşmuştur. Şehirde
duman adamlar ismiyle bir grup, insanları zamanları tasarruf etmeye
yönlendirerek, kurdukları “Zaman Tasarruf Şirketi’ni” bu insanların
zamanlarıyla depolayarak insanlardan zamanları çalmaktadırlar. Zamanla şehrin
büyük bir kısmı bu zaman hırsızlarının tuzağına düşer. Zamanlarını tasarruf
etmeye çalışırken; daha somurtkan, can sıkıcı, işlerini sevmeyerek yapan,
insanlara daha vakit ayıran, kimseye değer vermeyen bir toplum oluşur. Bunun
sonucu olarak şehir daha da betonlaşır, mekanikleşir. Çocukların yaşam alanı
daralır. Duman adamları en çok rahatsız eder de birkaç parça eşyayla Momo
önderliğinde çok yaratıcı, sıra dışı oyunla oynayan, hayal kuran, merak eden bu
çocuklardır. Ancak zamanla bütün şehri etkileri altına alan bu Duman Adamları
çocukları Çocuk Deposuna toplayarak kendilerince bu çözüme de çare bulurlar.
Herkesi bir şekilde tuzaklarına düşürerek istediklerini yaptıran bu Duman
Adamları yani zaman hırsızları çetesini sevgisiyle Hora Usta ve kaplumbağa
Kossiopeia yardımıyla Momo yenilgiye uğratır. Zamanın insanın yüreğinde olan ve
sevgiyle hayat bulduğunu anlatan kitap tüm şehrin zaman özgürlüğüyle son
bulurken, Momo dostları olan çöpçü Beppo, asıl adı Girolomo olan Turist Rehberi
Gigi ve arkadaşlarına kavuşmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder